Safra kesesinde taş oluşumu günümüzde oldukça yaygın bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkıyor.
Safra kesesi taşları, özellikle gelişmiş ülkelerde sıkça karşılaşılan bir sağlık sorunudur ve yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar.
“Safra kesesi, karaciğerde üretilen safranın depolandığı ve yoğunlaştığı bir organ olup, taş oluşumu bu sıvının yoğunlaşması sonucu meydana gelir” diyen Nev Sağlık Grubu Genel Cerrahi bölümünden Doç. Dr. Mutlu Şahin, konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Şahin, “Safra kesesi taşı (kolelitiazis), safra kesesinde sertleşmiş madde birikimlerinden oluşan küçük taşlardır. Safra kesesi, karaciğerin altında bulunan ve safra adı verilen bir sıvıyı depolayan bir organdır. Safra, yağların sindirimine yardımcı olur. Safranın içeriğinde bulunan kolesterol, kalsiyum ve diğer maddeler bir araya gelip taş oluşturabilir” dedi.
Safra kesesi taşlarının belirtileri nelerdir?
“Safra kesesinde taş saptanan hastalarda ameliyat kararı almak için bazı kriterler vardır. Bunlar içerisinde en önemli kriter hastada taşa bağlı semptomlar oluşmasıdır” diyen Şahin, “Karın sağ üst kısmında veya göbek üst kısmında ağrı, bulantı, kusma, sağ kürek kemiği altında ağrı, şişkinlik şikayetleri olan hastalarda ultrasonda safra kesesi taşı da saptanırsa, “Akut Taşlı Kolesistit” atağı geçirmiş olarak kabul edilir. Laparoskopik kolesistektominin (kapalı safra kesesi ameliyatının) en sık uygulanma sebebi budur” ifadelerinde bulundu.
Doç. Dr. Mutlu Şahin, “Akut taşlı kolesistit, semptomların başlamasından sonraki tercihen ilk 72 saat içinde laparoskopik olarak tedavi edilebilir. Son yıllardaki bilimsel yayınlarda önerilen tedavi şekli de budur. Bu 72 saatlik süre dışında ilk 7 gün içinde de tecrübeli cerrahlar tarafından operasyon uygulanabilir. Ancak ilk 7 günün ardından çevre dokulardaki inflamatuar değişiklikler nedeni ile aşırı yapışıklıklar oluşacağından ameliyat daha zor hale gelmektedir. Bu da açık ameliyat dönüşme olasılığını %25'e çıkarabilir. Bu nedenle, 7 günden sonra hasta seçimi iyi yapılmalı ve eğer acil bir durum yoksa ameliyat 6-8 hafta sonrasına ertelenmelidir” dedi.
“Asemptomatik (sessiz) safra taşı olan hastaların çoğunda kolesistektomi endike değildir” diyen Dr. Şahin, “Çünkü bu hastaların sadece %2-3'ü her yıl semptomatik hale gelir. Elektif kolesistektomi endikasyonlarının doğru bir şekilde belirlenmesi için, ameliyatın getirdiği risk (bireysel hasta yaşı ve yandaş hastalıklar dikkate alınarak), ameliyat yapılmazsa komplikasyon ve ölüm riskine karşı tartılmalıdır. Bağışıklığı baskılanmış, organ allotransplantasyonunu bekleyen veya orak hücre hastalığı olan hastalarda komplikasyon gelişme riski daha yüksektir ve semptomların varlığı veya yokluğuna bakılmaksızın tedavi edilmelidir” dedi.
Koruyucu laparoskopik kolesistektomiyi için ek nedenleri
Şahin, “Özellikle safra kesesi kanseri oranının yüksek olduğu coğrafi bölgelerdeki bireylerde çapı 3 cm'den büyük taşlar, Kronik tıkalı sistik kanal, çalışmayan safra kesesi, kalsifiye (porselen) safra kesesi, 10 mm'den büyük veya hızlı boyut artışı gösteren safra kesesi polipi, safra kesesi travması, safra kesesi kanseri riskinin çok yüksek olması nedeniyle, ortak safra kanalının (CBD) kistik dilatasyonu olmadan pankreas ve safra kanallarının anormal birleşimi” şeklinde nedenlerini açıkladı.
Şahin, “Morbid obezite, yüksek kolesistopati ile ilişkilidir ve hızlı kilo kaybı sırasında kolelitiazis (safra kesesi taşı) gelişme riski artar. Roux-en-Y gastrik bypastan (RYGB) önce rutin profilaktik laparoskopik kolesistektomi tartışmalıdır, ancak safra kesesi patolojisi öyküsü olan hastalarda laparoskopik kolesistektomi açıkça RYGB'den önce veya aynı anda yapılmalıdır” dedi.
3D laparoskopik kolesistektomi
Şahin, 1992'de Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) bildirisinde, laparoskopik kolesistektominin semptomatik safra taşı olan çoğu hasta için güvenli ve etkili bir tedavi sağladığını ve birçok hasta için tercih edilen tedavi haline geldiğini söyledi.
Kapalı ameliyatların yani laparoskopinin kazanımlarını aktaran Şahin, “Ameliyat sonrası postoperatif ağrıyı azaltır, ameliyat sonrası ağrı kesici ihtiyacını azaltır, hastanede kalış süresini 1 haftadan 24 saatin altına indirir,hastayı 1 hafta içinde tam aktivitesine döndürür (açık kolesistektomi sonrası 1 ay ile karşılaştırıldığında), laparoskopik kolesistektomi, açık kolesistektomi ile karşılaştırıldığında daha iyi kozmetik görünüm ve daha iyi hasta memnuniyeti sağlar” şeklinde açıklamalarda bulundu.
-
Doç. Dr. Mutlu Şahin Özgeçmiş
Popüler Yazılar
- Ağrılara doğal çözüm: Nöralter...
- AIDS hastalığı tüm dünyada hız...
- Safra kesesi taşları neden olu...
- Hamilelik belirtileri nelerdir...
- Akciğer kanserinin bir numaral...
- Boğaz kuruluğu neden olur? Boğ...
- Akciğer kanserine yakalanmamak...
- Check Up nedir? Check Up neden...
- Pankreas kanseri nedir? Pankre...
- Kış aylarında cilt bakımı nası...