Nev Sağlık Grubu
EN

Meme; süt bezleri ve burada üretilen sütü meme başına taşıyan kanallardan oluşmaktadır. Bu süt bezleri ve kanalları döşeyen hücrelerin kontrol dışı olarak çoğalması sonucunda malign kitle (tümör) oluşur ve buna, meme kanseri denir.

Çağımızın en önemli sağlık sorunlarından biri olan meme kanseri, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kadınlarda en sık görülen kanser türüdür.

Kansere bağlı ölümlerde akciğer kanserinden sonra ikinci sırada yer alan meme kanserine yakalanma riski, yaşamları boyunca her 8 kadından 1’inde söz konusudur. Meme kanseri, kadınlarda en sık görülen (%32) kanser tipidir.

Her yıl dünyada 2,1 milyon kadını etkileyen meme kanserinin, 2018 yılında 650 bine yakın kadının yaşamını yitirmesine neden olduğu tahmin edilmektedir.

Meme kanseri özellikle kadınlarda görülen, meme hücrelerinin kontrolsüz çoğalması ve büyümesi ile gelişen bir kanser türüdür. Yaş ilerledikçe meme kanser riski de artarken, hastalık daha çok 40’lı yaşlardan sonra ortaya çıkmaktadır.

Bu hastalık yalnızca kadınlar arasında değil, çok düşük oranda da olsa erkeklerde de görülebilmektedir. Erkeklerde meme dokusunun küçük olmasından dolayı bu oran düşük kalmaktadır.

Belirtileri neler?

Meme kanseriyle ilgili belirtilerden en belirgin olanı, memenin elle kontrol edilmesi esnasında bir kitlenin fark edilmesidir. Bununla birlikte, radyoloji görüntüleme yöntemleriyle de bu ortaya çıkarılabilmektedir.

Ancak memede tespit edilen her kitle kanser değildir. Dolayısıyla bu kitlenin iyi etüt edilmesi gerekmektedir. Çünkü memede oluşan kistlerin ve iyi ve kötü huylu olanları vardır.

Meme kanserinin ileri evrelerinde kitlenin belirlenmesi, meme dokusunda değişiklikler meydana gelmesi ve cildin kızararak damarlarında artış gözlenmesi, meme veya koltuk altında şişlik ya da kalınlaşma, meme başında çöküntü ya da içe gömülme, meme derisinde portakal kabuğu görüntüsü, meme başının şeklinde ya da konumunda değişiklik, meme başında iyileşmeyen yara, memede kanlı akıntı gibi belirtiler söz konusu olabilir.

18 yaşından sonra her ay yapılacak kendi kendine meme muayenesi, 18-40 yaş arasında yılda bir kez hekim kontrolü, 40 yaş üzerinde de her yıl hekim kontrolü ve meme filmi ile erken tespit mümkündür.

Meme Kanserinde Risk Grubunda Kimler Var?

Kadınlar için çevresel etkenler, azalan fiziksel aktivite, ileri yaş faktörleri, ailesinde meme kanseri öyküsü olanlar, sağlıksız beslenme (obezite-yağlı beslenme), aşırı dozda radyasyona maruz kalma, 8-10 yıldan fazla süreli hormon tedavisi, alkol-sigara kullanımı gibi etkenler risk grubunda yer alıyor. Diğer kadınlara göre bu kategoriye giren kadınlarda, meme kanseri oranı 2-3 kat daha fazla olmaktadır. Bu kişiler kontrollerini daha sık yaptırmaları gerekiyor.

Meme Kanserinde Erken Teşhis Hayat Kurtarıyor

Meme kanserinin belirtilerinden şüphelenildiğinde hızla harekete geçilmelidir. Kanser erken evrede (ilk evrede) teşhis edildiğinde, meme kanseri tedavisinin başarı ile sonuçlanma oranı da %95’lerin üzerinde olmaktadır. Dolayısıyla meme kanserinde en önemli faktörlerden biri erken teşhistir.

Meme kanseri erken evrede tespit edilirse ve uygun tedavi yöntemleri sürdürülürse, başarı şansı da o kadar artmaktadır.

Erken teşhis ve gelişen teknolojilerle, birçok kadın meme kanserini artık rahatlıkla yenebiliyor. Erken teşhis için kadınların kendi kendilerine yapacakları muayeneler ve 40 yaşından sonra yapılacak olan mamografi, bu hastalıkla mücadele en önemli noktalardan biri…

Meme kanserinde erken teşhis için rutin kontrollerin asla ihmal edilmemesi gerekiyor. Her kadın 20 yaşından sonra, her ay adet sonrası kendi kendine meme muayenesi yapmalı. Kadınların en ufak bir anormallik fark etmeleri halinde doktora başvurmaları gerekiyor. Ancak 40 yaşından sonra kendi kendini muayene yetersiz kalabiliyor. Bu nedenle düzenli aralıklarla mamografi çektirilmesi gerekmektedir.

Çünkü tarama amaçlı yapılan mamografiyle hastalığa erken dönemde ulaşılabilmektedir. Bu sayede tümör erken evrede belirleniyor ve hastanın tedavi şansı da artıyor.

Bununla birlikte, ABD’de 9 Nisan 2019 tarihinde yayımlanan bir araştırma çalışmasına göre bazı diyet takviyeleri ile meme kanseri tedavilerinde olumlu sonuçlar elde edildiği ortaya çıktı. Bu noktada doktor ile uygun takviyeler konusunda konuşmak son derece önem taşıyor.

3 Boyutlu Dijital Mamografi (Tomosentez)

Gelişen teknolojiyle birlikte, meme tümörlerinde dünya genelinde kullanılan en etkin tanı yöntemi olan 3 boyutlu dijital mamografi (Tomosentez), çok küçük boyuttaki tümörlerin bile tanısında etkili çözüm sunarak, tümörün erken evrede saptanma başarısını artırmaktadır.

Tomosentez teknolojisinden önce yapılan mamografi çekimlerinde, 2D yani çift boyutlu görüntüleme yöntemi kullanılırken, bu yöntem görüntülerin üst üste gelmesi ve detay elde edilememesinden dolayı kitle değerlendirmelerini güçleştirmekteydi.

Ancak Tomosentez Mamografi teknolojisiyle, meme dokusunun üç boyutlu (3D) olarak görüntülenmesi ve bu sayede doku örtüşmesi engellenerek, olası tümörlerin başarılı şekilde tespit edilmesi sağlanmaktadır.

Meme görüntülenmesinde en son teknoloji olan Tomosentez Mamografi, iki plaka arasında sıkıştırılan memenin, X-ışını kullanılmasıyla elde edilen 3 boyutlu görüntüleridir. Klasik mamografiden farklı olarak, görüntü film üzerinde değil dijital ortamda ve yüksek çözünürlükte elde edilmektedir.

Memenin, düşük dozda röntgen ışınıyla ve kesitsel olarak görüntülenmesini sağlayan Tomosentez, meme taraması esnasında farklı açılardan çok sayıda görüntü elde edilmesine imkân tanımaktadır.

Yapay zekâ kullanılarak, verinin hızlı ve etkin şekilde gözlemlenebildiği bu teknoloji sayesinde, son derece net ve başarılı sonuçlar elde edilebildiği için hastanın tekrardan mamografiye çağrılma olasılığı ortadan kalkmaktadır.

Ayrıca bu teknoloji, işlem sırasında memenin standart yöntemlere nazaran daha az sıkıştırılmasını sağlayarak, hastanın yaşadığı ağrıyı azaltmaktadır.

İnceleme sırası kısa olan bu teknolojide, dijital görüntüler dijital ortamda depolanıp transfer edilebilirken, görüntü üzerinde büyütmeler ve değişiklikler de yapılabilmektedir.

Tomosentez 3D dijital mamografi teknolojisi, Bursa’da ilk kez Nev Esentepe Hastanesi bünyesinde kullanılmaya başlanmıştır.